10 Eylül 2009 Perşembe

Scart to Component Kablo'nun düşündürdükleri


Bilgi sahibi olmadan Fikir sahibi olanlar ülkesindeyiz bildiğiniz gibi.
Ve bu fikir sahiplerinin söylediğini kesin doğru kabul edip sorgulamayan insanlar dolu çevremizde.
Geçen gün yine bunu kanıtlayan bir olay yaşadım.
Dreambox benzeri bir Linux tabanlı Uydu alıcı aldım evime. Kurulumu yapan uyducu arkadaşla bağlantı çeşitlerini konuşurken bunlarda da Component bağlantı olmuyor galiba dedim. "Onlar HD kutularda var abi, bunlar digital kutu değil" gibi bir cümle kurunca daha fazla konuyu uzatmadım.
Cihazın üzerinde Scart ve Composite çıkışlardan composite olana bağlayıp çekip gitti arkadaş.
Ben her zamanki merakımla kullanım kılavuzunu incelerken cihazın Scart çıkış üzerinde Component bağlantıyı desteklediğini hayretle keşfedip sevindim.
Hemen internetten Scart to Component kablo aramaya başladım. Hemen de buldum ama hafta sonu araya girdiği için sipariş versem geç gelir ben bunu nasıl olsa çok meşhur ve mega elektronik mağazalarında bulurum diye düşünüp düştüm yola.
Electroworld, Teknosa, Media Markt ve Bimeks mağazalarına gidip derdimi anlattığımda kimse böyle bir bağlantıdan ve kablo çeşidinden haberdar değildi.
Yolumu Elektronikçiler Çarşısına yönelttim çeşitli mağazalardan aynı şekilde refüze olduktan sonra işi sadece kablo (!) satmak olan bir mağazaya girdim. Satıcı arkadaşa derdimi anlattım composite mi abi dedi ? Hayır kardeşim component dediğimde, o dijital bir kablo, siz yine sorun ama öyle bir kablo olmaz dedi ukala ve çok bilmiş tavırla.. Daha fazla sinirlenmemek için satıcıyı kompozit kablolar arasında bırakıp çıktım dönmemek üzere bu çarşıdan. Yaptıkları işe saygısı olmayan, kendisini geliştirmeyen ve cahil cesaretiyle dolu insanlarla işim olmaz artık.
Standart bir görüntüyü aktarmak için tek kablo ve stereo ses için 2 kablo yani toplam 3 pin yeterken, neden 21 pin'li Scart diye bir çıkış standartı olduğunu, bu çıkışlardan ne gibi out lar alınabileceğini bilmeyince ama en önemlisi kendi işini öğrenmeyince bu gibi durumlarla hayatın her anında karşılaşmak olasıdır.
Size tavsiyem işin uzmanıyım diyen herkese inanmayın mutlaka bir araştırın.
Bu arada bahsettiğim component bağlantı hem analog hem digitla HD yayınları birlikte destekleyen bir kablodur. HDMI çıkıştan sonra en kaliteli görüntü alabileceğiniz aktarım biçimidir.
Ses ve görüntü aktarmakta herzaman cihazlarınızın desteklediği en yüksek standartı kullanın.
Kötüden iyiye sıralarsak;
Görüntü için:
1 Composite
2 S-Video
3 Component
4 DVI/HDMI
Bu arada yukarıda resmi olan bahsettiğim kabloyu bu linke tıklayarak alabilirsiniz.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Mil Programlarındaki Hassas Noktalar

Kredi Kartları ilk çıktığından bu yana çeşitli ödül programları uygulanagelmiştir. Bizde de önce katalog sistemiyle mixer, fritöz vb. dağıtmışlardı yıllarca hatırlarsınız.

Yanlış hatırlamıyorsam Bonus Card'ın ilk çıkışıyla ödül sistemi artık yerini karşılığpı nakit olan puan sistemine bıraktı. Artık yaptığınız alışveriş kadar puan kazanıyorsunuzz ve karşılığında kazandığınız puanların para değeri kadar alışverişi bedava yapabiliyorsunuz.

Ancak bankalar bu sistemi öyle karmaşık hale getirdi ki işin içinden çıkmak için ileri matematik bilmek gerekiyor. Aslında bu sistemler ilk çıktığında yaklaşık alışverişin %1 'ne denk gelecek bir puan verilirdi. Eğer anlaşmalı işyeri değilse bu oran %0,5 (binde 5) ' düşerdi. En son kendi bankamın ekstresini incelediğimde %1 gibi rakamların çok nadir uygulandığını çoğunlukla %025 (binde 2,5) değerinde puan verildiğini tesbit ettim ve ekstre ortalaması %0,5 (binde 5 ) civarında gerçekleşmişti. Yani 3.000 TL'lik bir harcama karşılığında 15 TL gibi muhteşem (!) bir bonusum olmuştu. Genel harcama ortalamamın 1500 TL civarında olduğu düşünüldüğünde bu rakam daha dramatik 7,5 TL'ye düşer ki yılda 90 TL gibi bir fayda sağlar kart ücreti olarak 55 TL 'den az bir para vermediğimize göre (gerçi kavga döğüş bazı bankalardan sildiriyoruz) bu işten aslında sadece bankalar karlı çıkıyor.

Mil Programları da eskiden daha marjinal uçakla seyahat edebilen kitle için dizayn edilmişti. Ancak uçakla seyahat eden kitlenin artışı ve THY'nin kendi mil programına kredi kartı şirketi (Shop and Miles) dahil etmesiyle ödül mil programları canlandı. İlk ihale sonrası bu piyasaya girmek isteyen diğer bankaların teklifleriyle Shop and Miles programı çok cazip bir ürün haline geldi. En son 2008'de yapılan ihalede 3 yıl daha uzatmak için Garanti Bankası'nın THY'ye 170 milyon EUR ödediği konuşuluyor.

Ancak ödenen yüksek fiyatların bu kartı kullananlara yansımaması düşünülemezdi ve öyle de oldu. Bu kart ilk çıktığında her 1 TL'lik harcama için yanlış hatırlamıyorsam 2 mil kazanılıyordu bu yıllar içinde önce 1,5 ve şimdi 1 mile düştü.

Basit hesaplamayla İstanbul-Londra (gidiş dönüş) bileti için gerekli 20.000 Mil için 20.000 TL'lik harcama yapmanız gerekiyor. İş harcamayı yapmakla kalmıyor THY ödül biletleri her uçakta belli sayıda veriyor yani her istediğiniz anda uçamıyorsunuz. Bildiğiniz gibi tüm hava yolları uçuşlarda koltuklara farklı fiyatlar uyguluyor koltuklar doldukça ve uçuşa yaklaştıkça fiyatlar artıyor. Ödül bilet de aslında o uçuşun en ucuz koltuğu ve ilk tükenen o biletler oluyor. Ödül bilete yer varsa o uçuşta en ucuz koltukda var olarak kabul edilebilir.

Yine aynı örnekten hareketle bugün 27/08'de Londra 'ya ödül bilet almak istediğimde en erken 28/09'da bulabildim. Aynı gün yani 28/09 THY ile aynı uçağa para verip bilet alsam 199 TL bilet + 188 TL vergi = 387 TL ödeyecektim.
Ödül bilet kullandığınızda bu miller sadece bilet bedelini karşılıyor vergi tutarını ekstra ödüyorsunuz.

20.000 mil = 200 TL'lik bilet (20.000 TL'lik yani harcamanızın %1'i) + 188 TL vergi ödediğimiz için bunu da mile uyarlarsak bir Londra bileti = 38.700 Mil'e eşdeğerdir diyebiliriz.

Garanti en son ihaleyi de alınca rakip bankalar birer birer kendi mil programını uygulamay koydu. Wings-Akbank, Adios-Yapı Kredi, Maximiles-İş Bankası bunlardan bir kaçı.

Bu kartların ortak özelliği istenilen hava yolundan bilet alınabiliyor. Harcama karşılığı aldığınız puana mil deniyor. Bu milerler bu kredi kartının danışmanlık hattından ya da internet sitesinden ödül bilet alabiliyorsunuz.

Bir örnek üzerinden karşılaştırma yapacak olursak. Maximiles programı ile her haramanın %1'ikadar mil kazanabiliyorum. Yani 100 TL = 1 Mil, harcarken de 100 mil = 100 TL'lik bile ancak yurt dış uçak biletleri alırken miller 1,5 ile çarpılıyor. Yani 100 mil = 150 TL'lik bilet.

Yukarıdaki örnekten hareket edecek olursak aynı bileti Maximiles'dan 25.800 TL'lik aharcama karşılığı kazanacağım 258 Mil * 1,5 = 388 Mil/TL ile alabilirdim.

Bu örnekten hareketle son söz olarak söyleyeceğim şey şudur. Eğer seyahat amaçlı Mil biriktiriyorsanı mutlaka alternatifleri değerlendirin.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Borsada 30 Milisaniyelik Avantaj


Zamanın kıymetini anlatan şu zincir maili mutlaka görmüşsünüzdür.


"Bir yılın değerini" tek ders yüzünden sınıfta kalmış bir öğrenciye sorun.

"Bir ayın değerini" bebeği erken doğmuş bir anneye..

"Bir haftayı" bir haftalık dergi editörüne..

"Bir dakikayı" otobüsü kaçıran yaşlı amcaya..

"Bir saniyeyi" trafik kazasında hayatta kalmış insana..

"Saniyenin binde birini" olimpiyatlarda yüz metre finalinde gümüş madalya kazanmış bir sporcuya sorun..


Saniyenin binde birini bilmem ama saniyenin 30'da biri zamanda nasıl milyon dolarlar kazanılıyo öğrenince ağzım açık kaldı.


NewYork Times'da 24/07/2009'da yayınlanan haberi özetleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum.


BU Goldman Sachs gibi yatırım bankalarının / hedge fonlarının nasıl olağanüstü kar ettiklerini çalışanlarına olağanüstü primler ödediklerini merak ediyorsanız işte cevaplardan biri:


High Frequency Trading - Yani yüksek hızlı senet alım satımı. New York Borsası gibi bazı borsalar seans başlamadan önce Hızlı Yatırımcı tabir edilen kişilere sisteme girilen ilk emirleri herkesten 30 milisaniye önce görme hakkı tanıyor. Süper hızlı bilgisayar özel hazırlanmış algoritmaları ile bu ilk emirlere göre karşı emirler girip hisse başı bir kaç sentlik karlarla işlem yapıyorlar. Birkaç sentlik karlar milyonlarca hisse senedi göz önüne alındığında korkunç rakamlar ediyor tabiki.


İşin nasıl yürüdüğüyle ilgili aşağıdaki tabloya bakabilirsiniz.



24 Haziran 2009 Çarşamba

Kredi Kartlarında Yeni Kanun







Kredi kartlarıyla ve kredi kartından neden nakit çekilmemesi ile geçen yıl bir yazı yazmıştım.






Hazır kredi kartları kanunu tasarısı meclise gönderilmişken gözden kaçan bir detayı daha gündeme taşımak istiyorum.

Öncelikle her zaman tekrar ettiğimiz gibi


KREDİ KARTI BİR KREDİ ARACI DEĞİLDİR.


KREDİ KARTI BİR ÖDEME ARACIDIR


Ama bunun altını tekrar çizmek istiyorum. Bu sistemde yaptığınız alışveriş bedelini ekstredeki son ödeme tarihinde ödemeniz gerekir.

Kredi Kartını icat edenler sistemi böyle kurmuşlardır. Ancak biz Türk'ler Kredi Kartına Taksitlendirme gibi şey icat ederek dünya bankacılığına hediye etmiş bulunuyoruz.


Üretmeden Tüketen bizim gibi toplumlar için yaratılan bu sistem ile;


  • Kredi kartını olması gerektiği gibi kullannlar cezalandırılmaktadır.



  • Harcama yapmaması gerekirken/bütçesi uygun değilken taksitli alış veriş yapanlar ödüllendirilmektedir.


Tüketimi pompayarak para kazanmak isteyen işyeri sahipleri ile haliyle çok para kazanmak isteyen bankalar bir araya gelip korkunç sistemi devreye sokmuşlardır.



Öncelikle bir malın peşin fiyatı kavramı itinayla ortadan kaldırılmıştır. Gidin herhangi bir mağazaya kasada size hangi karta ne taksit yapıldığı söyleniyor. Ben peşin alacağım yada tek çekim (olması gereken) Kredi Kartıyla ödeyeceğim indirim yapın diyen müşteriye bön bön bakmakta ve fiyatlarının aynı olduğunu söylemekteler.


Oysa gerçek böyle mi ? Tabiki HAYIR.


Örn. 100 TL'ye 12 ay taksitle (peşin fiyatına !!!!!!) aldığınız mal için aslında banka satıcıya 88 TL ödemektedir. Yani satıcı bankaya peşin iskontosu yapmaktadır.


Bunun anlamı şudur. Bu alışverişi taksitlendirdiğiniz için;



%25 faiz ödemektesiniz.




Merkez bankasının faizleri %8.5 'lara çektiği bir dönemde düşündürücü değil mi?



Bankaya yapılan bu iskonto ise peşin parası olana yapılmamaktadır. Siz de enayi yerine düşmemek için taksitli alışverişi kabul ediyorsunuz. Böylece gelecekte kazanacağınız parayı harcamaya başlıyorsunuz.



Başlarda hoş giden bu sistem aylık taksitle küçük olduğu için gelir/gider dengenizi bozmamakta ama daha sonra ipin ucu kaçıp. O gelire sahip bir kişi olarak yapmamanız gereken harcamaları yapmaya ve hızla borç sarmalına girmenize sebep olmaktadır. Gelir dengesindeki bir bozulma ile otomatik olarak temerrüde ve kredi kartı mağduru (!) konumuna düşmektesiniz.



Hastalık, kaza vb. mücbir sebeplerle kredi kartından para çekmiş, hastane parası ödemiş vb. şekilde mağdur olmuş kişileri tenzih ederim. Ancak bu kişilerin sayısı toplam içinde inanın çok küçük bir orandadır.



Gerçek sorun bankalar/iş eyeri sahiplerinin kurduğu tüketimi pompalama düzenidir.


Peki ne yapalım diyenlere;


  1. Mağazalar malı peşin almak şsteyenlere en az bankaya yaptıkları kadar olmak üzere peşin iskontosu yapmalıdır



  2. Mağazada malın Peşin fiyatı ve takstli fiyatı ayrı ayrı belirtilmelidir.



  3. Kredi Kartını taksitlendirmekle ne kadar faiz yüklendiğiniz büyük harflerle yazılmalıdır.


Ve son olarak bence en doğrusu hesabınızı iyi yapın, mecbur kalmadıkça taksit yaptırmayın, kredi kartından nakit çekmeyin. Alışverişleriniz için bankalar daha uygun kredi seçenekleri sunmaktadır. Kredi kullanacaksanız hesabınızı iyi yapın .

23 Haziran 2009 Salı

POPCORNHOUR C-200 GELİYOR


En geniş medya (ses-video) formatını desteklemesi ile tanınan efsanevi Popcorn Hour Temmuz'da çıkaracağı yeni C-200 modelini tanıttı.


Bildiğiniz üzere Burçak Çubukçu arkadaşım Geleceğin Medya Alıcılarını geçen Mart ayında incelemişti.


Popcorn Hour diğer modellerde olmaya özellikleri ile en üst sıradaydı.

Bence en önemlileri;


HD kalitesinde en çok paylaşılan .mkv formatını desteklemesi

DTS ses desteği

Altyazı desteği

Bittorrent İndirebilme


Bu özellikleri benim için belirleyici olmuş veyılbaşında Türkiye'deki dağıtıcısından 1 adet A-110 almıştım.


Bittorrent ile ilgili tam performans alamasam da, forumlardan bulabileceğiniz ek yazılımlarla şu an eskiye göre daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim.


Görüntü ve ses konusunda ise bir sorun yok. 1080p'ye kadar test ettiğim görüntü kaynaklarını sorunsuz olarak oynattı.


Bazı .mp4 formatlı dosyalarda ses alamadım ama nedenini de çok araştırmadım forumlarda belki de vardır bir çözümü.


Popcorn Hour C-200 modeliyle mükemmelliyetçi müşterilerini tatmin edecek gibi gözüküyor.


Yeni kutudaki ek özellikler şöyle;


Kutu üzerinde LCD ekran; özellikle .mp3 dosyalarını televizyonu açmadan seçip dinlemek için ideal.


Kutu üzerinde Blu-Ray driver takabilmek için ek yuva

Daha hızlı işlemci

Gigabit Ethernet ile daha hızlı dosya transferi ( a-110 'da bu 100mbs idi)


Ses çıkışlarında eski modelde sadece optic çıkış varken bu modelde coaxial digital audio da eklemişler. Ne farkeder derseniz aslında ses kalitesi aynı ama home cinema amfinizde giriş yoksa problem olabilir. Fazla çıkış göz çıkarmaz



2 önde 2 arkada USb bağlantısı harici bağlantılarınızı arttırıyor (öncekinde sadece 2 taneydi)

Hem flash disk hem harici harddiski aynı anda bağlayabilirisiniz.

2 tane sata bağlantısı

Kumanda RF olarak dizayn edilmiş ve çok güzel olmuş yoksa sürekli karşısında olmanız gerekiyor cihazın.

HDMI bağlantısı 1.3a idi zaten ama buna yeni gelişmeleri eklemişler.

Sonuç olarak evinde tüm medyalarını bir araya toplamak, paylaşmak, internet kaynaklı (radio, tv, youtube vb) yayınlara bağlanmak ve diğer her şey için bu yeni çıkacak alet tek alternatif gözüküyor.

Bir NMT - Network Media Tank almadan mutlaka değerlendirin. Detaylı bilgi aşağıdaki linkte.

POPCORN HOUR C-200

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Türk Telekom'la Sınırsız (!) Adsl

Türk Telekom dünyanın en pahalı ADSL bağlantısını sattığı yetmezmiş gibi internet kullanıcılarını aptal yerine koymaya devam ediyor. En son bombaları 8 Mbps sınırsız internet aldatmacasını okuyunca artık yazmadan edemedim.

Neymiş düşük hızdaki tarifeleri tek tarifede toplamışlar. Buna göre 8 Mbps hızda;

4 gb kotalı 29 TL
6 gb kotalı 39 TL
Limitsiz 49 TL olacakmış.
Aynı parayı 1 Mbps bağlantıya ödeyen bir kullanıcı olarak sevinçten uçarsınız. Ama Türk Telekom'un her yaptığı gibi şeytan ayrıntıda gizlidir. "Adil Kullanım" diye bir şey uydurup 15 gb limit koymuşlar "LİMİTSİZ" tarifeye. Bu limit bitince hızınız otomatikman 512 kbps'e düşecekmiş ay sonuna kadar.

Sürekli hızlandırmaktan bahseden Türk TElekom daha önce kaldırdığı 512 kbps hızı yeninden çıkarıp bizi geriye götürmüş ve yavaşlatmış oluyor ve bunu sizi hızlandırdım diye satabiliyor. Tek kelimeyle BRAVO !

Size durumu şöyle izah edeyim;

8 Mbps'lik bir hız yaklaşık kayıpları filan katınca 800 k/s 'de(aslında 1000 k'dır) veri indirebilirisiniz demektir.
Bu da günlük
800 k * 60 sn * 60dk * 24 saat= 65 GB data eder ayda ise 1,9 Tbyte veri eder.

Bu Limitsiz bir tarife değildir. 15 gb limitli bir başka tarifedir. Türk Telekom kullanıcılarla resmen dalga geçmektedir. Herkesi limitli kulanıma mecbur etmeye zorlamaktadır.

Tüm dünyada internet hızlandıkça indirilecek veri miktarı artmaktadır. Eskiden vcd kalitesindeki bir saatlik görüntü 350 mb. civarında yer kaplarken artık internette Full HD kalitesinde görüntüler bulmak mümkündür. Full HD 1080p kalitesinde 100 dk.lık bir görüntü 7.5 GB yer kaplamaktadır.


Teknoloji hızla gelişiyor evlere alınan settopbox 'lar ile artık istediğiniz filmi HD kalitesinde online seyredebiliyorsunuz.

Türkiye'de pek çok AppleTv kullanıcısı var benim bildiğim.

Türk telekom kullanıcıya ayda 2 film indir ondan sonra otur oturduğun yerde demek istemektedir.

Türk Telekom 'un hesabı basit yatırım yapmadan mevcut hattı satabildiğim kadar çok kişiye ve en pahalı tarifeden satayım ve parayı kapayım istiyor.

Tek kelimeyle yazık....!!!!

18 Mart 2009 Çarşamba

Air Bag ve Emniyet Kemeri

2009 yılı çok şanslı başlamadı benim için. Ocak ayı sonlarında yanda da fotoğrafını gördüğünüz Renaul Meganne marka araçla Susurluk çıkışında yoldan çıkıp karşı şeride ve oradan da şarampole yuvarlanıp takla attım.

 

Allah'a şükür ki Air Bag ve Emniyet Kemeri sayesinde mucize eseri küçük sıyrıklarla atlattım kazayı.

 

Emniyet Kemeri ve AirBag'in faydaları sürekli anlatılır. Eminyet Kemeri takmak yasal mecburiyettir ama insan ancak başına gelince anlıyor ne kadar önemli olduğunu.

 

Ben kaza yapmam, çok dikkatliyimdir havasında olan bazı sürücülerin emniyet kemeri takmamak için yaptıklarını görünce bu yazıyı yazmak şart oldu. Ancak bir Türk'ün aklına gelebilecek yeni bir aksesuar çıkarmışlar şimdi. Bazı araçlarda Air Bag emniyet kemeri ile beraber çalıştığı için bu eminiyet kemeri tokasını kemere takıyorsunuz hem air bag çalışıyor hem de kemer ikaz alarmı çalmıyor. Bunu takan arkadaşlar her halde en azından Air Bag çalışır diye düşünüyorlar. Ancak bir kaza yapınca anlıyorsunuz ki sizi sağa sola çarpmadan, aracın dışına fırlamadan asıl koruyan Emniyet Kemeridir. Siz araçta oraya buraya savrulurken Air Bag açılsa da olur açılmasa da. O yüzden tüm sürücülere tavsiyem Emniyet Kemerlerini mutlaka takın. Hatta yanınızdai ve arka koltukta oturanlara da mutlaka taktırın. Türkiye'de arka koltukta kemer takma alışkanlığı çok azdır. İstatiskiler gösteriyor ki kazalrda en çok zararı arka koltukta kemer takmayanlar görüyor.

 

 


Air Bag teknolojisine kısaca bir bakarsak çarpma anında 1/25 saniyede tetiklenen sistem kapalı haldeki yastığı nitrojen gazıyla doldurup olabilecek ölümcül yaralanmaları önlemeyi amaçlıyor. 1980'li yıllarda hayatımıza giren bu sistem istatistiklere göre
önden çarpışmalı kazalarda ölüm oranını %30 azalttmıştır.

 

Daha detaylı bilgi HowStuffWorks sitesinde bulunabilir.

 

Yukarıda da bahsettiğim gibi yağmurlu bir havada yaptım kazayı geçenlerde Faith Altaylı'nın Haber Turk sitesinde yağmurlu havada araba kullanmakla ilgili yazdığı bu yazıdan b

ir bölümü alınıtılıyorum. Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz

 

"... Yağışlı havalarda otomobillerin yol tutuşunun azaldığı ve yoldan çıkma riskinin arttığı bir gerçek. Bunu ortadan kaldırmanın bir yolu yok. Ancak yol tutuş kaybını engellemenin yolları var.

İlk yapılması gereken iyi bir lastik sahibi olmak. Otomobiliniz istediğiniz kadar iyi olsun yol tutuşunuz lastiklerinizin kalitesi kadardır.

 

Yağışlı havalar için diş derinliği ve su deşarj kapasitesi yüksek lastikler şarttır. Kabaklaşmış lastikler yağışlı havada kayak vazifesi görür.

 

Diğer bir önemli nokta lastiğin genişliği. Normal havalarda kalın bir lastik, yol tutuşa olumlu katkı yapar. Ancak yağışlı havalarda gereğinden geniş bir lastik, hele bir de su deşarj eden türden değilse tutunma yüzeyini değil, kayma yüzeyini arttırır. Kayakçılar gayet iyi bilecektir daha uzun veya kara temas yüzeyi daha fazla olan kayaklarla daha hızlı kayarsanız. Gereğinden kalın lastikler de aynı işlevi görür. Özellikle bir su birikintisine girdiğiniz anda otomobil bu geniş lastiklerin üzerinde, sanki bir Zodiac bot gibi kaymaya başlar.

 

Dikkat ederseniz yağışlı havalarda, kısıntıya giren otomobiller Porsche, Ferrari gibi spor araçlar. Niye? Çünkü lastikleri geniş, buna karşın ağırlıkları düşük. Hele bir de lastikler yağmur lastiği değilse kazaya davetiye. Otomobillerin asfalta tutunmasında sorun olduğu zaman otomobil dört değil isterse sekiz çeker olsun farketmez. Tutunma yoksa çekiş de yok.

 

Bütün önlemleri alsanız da, su birikintisine girmeniz kaçınılmaz. Çünkü yollar berbat, hatta iğrenç. Peki girince ne yapacaksınız. Aslında girince değil girmeden ne yapacaksınız demem lazım. Tüm sürücelerin bilmesi gereken bir şey var ki, direksiyon denilen yuvarlak çok önemli. O direksiyonu hiç bir zaman bo bırakmayın. Tek elle, parmakla, yandan ttutmayın. Direksiyonu daima iki elle sıkıca kavrayın. Eğer direksiyon sıkıca kavranmışsa su birikintisine girdiğiniz zaman sorunlar minimuma iner. Mesele aslında bir ağırlık transferi meselesi olduğu için kaysanız bile yoldan çıkmaz, otomobil ekseni etrafında dönse bile bir düz hat üzerinde döner. Eğer direksiyon sıkı tutulmuyorsa otomobilin ne yapacağını hiç bilemez, o andan itibaren bir daha kolay kolay kontrol edemezsiniz.

 

İkinci önemli nokta su birikintisine girince asla ama asla frene basmayın. Böyle bir hareket kazayı kaçınılmaz hale getirir. Kontrol tamemen sizden çıkar. Ve en önemlisi yağışlı havalarda süratinizi mutlaka düşürün. Normal koşullardan en az yüzde 20 daha yavaş gidin. Bu pek çok sorunun ortaya çıkmasını engelleyecektir. Sağlam ve modern otomobiller çok güvenilir makinalardır. Hangi koşullarda ne yapacakları çok bellidir. Yeter ki, siz o koşulları bilin ve ona uygun davranın. "

 

Herkese Hayırlı ve Dikkatli Yolculuklar....

Kemer Takmayı Unutmayın ! Hayat Kurtarır....