5 Aralık 2008 Cuma

Vanilya, Karamel, Çikolata LIPTON


Aranızda hiç çok begendiği bir ürünün aniden üretimden kaldırılmasına sinirlenen oldu mu? Hele bu en ünlü markalardan biri tarafindan yapılırsa insan daha çok bozuluyor.

Bir kac yil once Milka'nın espresso ve cappuccino kremali cikolatalari vardı her gördüğüm yerde alırdım 1-2 ay içinde birden ortadan kayboldu. Algida'nın frambuaz aromalı magnuma benzer bir dondurması vardı, 1-2 sezon satıldı, yine yaz geldi ama dolaplarda izine rastlaymadık.


Yine cok severek tükettiğim LIPTON Karamel ve Vanilya aromali Siyah Çayları 2 sene satıldıktan sonra birden raflardan yok oldu.

Tamam anliyorum Lipton bitkisel çaylardaki ürün gamını sürekli yeniliyor, raflarda sonsuz yer olmadığına göre en az satan ürünlerden bir kaçını üretimden kaldırıp yeni ürünlere yer açmak istiyor. Ertesi sezonda yine en az satanın yerine yeni ürün koyuyor ve bu döngü böyle devam ediyor.

İyi tamam da biz begendiğimiz ve başka markada alternatifi olmayan bir üründen neden mahrum kalıyoruz onu anlamadım.

Bitkisel caylarda her markada çok satan ürünler vardır; Kuşburnu, Ihlamur, Adaçayı, Yeşil Çay vb. diğer çeşitler yenilikleri deneyecek kişilere göre dizayn edilir.

Bu çok kurumsal sirketler hep işin matematiği ile hareket ederler. Hangi markette kac cm lik rafta kaç ürün sergileyebilirim ?Bu rafın bir cay kutuluk maliyeti nedir? Bu maliyeti cıkarmak icin yeterince satış yapıyormuyum ? gibi datalara bakıp en dipte kalan 2-3 tanen ürünün üstünü çizip ortadan kaldırırlar.




Bunun istisnası PREMIUM ya da PRESTİJ tabir edilen ürünlerdir. Onlar hiç satmasa da raftaki yerlerini korurlar.




Bakınız Lipton Piramit çayları ya da Özel Dökme Çaylar



Bir başka anlamadığım konu ise Vanilya ve Karamel Aromalı siyah Çaylara raflarda yer bulamazken içeriği ve tatları nerdeyse %90 aynı Nar, Yaban Mersini ve Böğürtlen gibi bitkisel çaylara yer bulunabilmesi.

Bu çayların satışından sorumlu arkadaşlara onların tabiriyle "Blind Taste Test" yani Kör Tadım Testi yaptırsan bu çayları ayırt bile edemezler.

Lipton Türkiye'de kimse bu ürünleri doğru konumlandırdım mı; ürün başka ülkelerde örneğin yukarıdaki Lipton Avustralya web sitesinde de görüleceği üzere AROMALI SİYAH ÇAY kategorisinde iken ben neden bu ürünleri BİTKİSEL ÇAYLAR kategorisinde satmaya çalıştım, acaba satışlar bu yüzden mi düşüktü diye sorguladı mı çok merak ediyorum. Bu çayları doğru tüketici kitlesine ulaştırabildim mi diye sorduklarını ise hiç zannetmiyorum.


Ben Lipton Türkiye'nin internet sitesine bu görüşlerimi yazıp Vanilya / Karamel aromalı çayların neden piyasadan kaldırıldığını sormuştum ama bir cevap alamadım.


Bu yüzden artık Lipton markalı bitki çaylarını almamaya gayret ediyorum. Tüketicisine saygısı olmayan bir markayı evime sokmuyorum.

Peki çözüm diyenlere birinci önerim şu olacak bence Lipton Türkiye, Vanilya ve Karamel aromalı siyah çaylarin yanına Avustralya'da çıkarttığı Vanilla Nut &Honey ve Cookies and Cream aromalı çayları da (bkz.www.lipton.com.au/aromalı siyah çaylar) ekleyerek Aromalı Siyah Çayları, Bitki Çaylarından ayrı bir ambalajla yeniden konumlandırıp satışa sunmalıdır. Emin olun o prestij çaylarından daha çok satar.


Bu da olmuyorsa, raflarda durması bize çok külfetli yeterince satış olmuyor deniyorsa o zaman Lipton bu gibi ürünleri ve ek olarak prestij ürünlerini de satabilecegi bir gourmet internet sitesi yapip oradan satmalıdır.
Hem bu meraklı kitleyi yeni çıkacak ürünler için test kitlesi olarak da kullanabilir. Görüşlerimizi paylaşmaktan mutluluk duyarız. Unutmayın sayımız hiç de az değil. Bu fikirler için de para istemiyorum :)


Ayrica yıllardır sadakatle satın aldığımız böyle büyük bir markanın tüketicisine borcudur diye düşünüyorum.








4 Kasım 2008 Salı

Teknolojiye Çok Güvenmenin Sonu



Yanda gördüğünüz yol işaretinin fotoğrafı İngiltere'nin Galler Bölgesinde çekilmiş. Levhada "Konut bölgesidir. Ağır vasıtaların girmesi yasaktır." yazıyor. Eee tuhaflık nerde diyorsanız şöyle açıklayayım. Galler bölgesinde Yol Levhalarının hem İngilizce hem de Galce yazılması gerekiyor. Ancak devlet daireleri dahil, çok az konuşulan bu dili anlayanı bulmak da zor. Ne yapmış devlet dairesindeki görevli bir tercüme şirketine mail atmış. Gelen cevabı da hiç incelemeden tabelaya yazdırmış. Meğer bu mail adresi otomatik cevaplama modundaymış gelen mailde Galce şu yazıyormuş. "Şu an ofiste değilim. Lütfen tercüme işlerinizi gönderin".

Arkadaş ta almış bu yazıyı tabelaya yazdırmış. Aferin ona :)

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

24 Eylül 2008 Çarşamba

Wi-fi Detektörlü T-shirt



Internet’ten bir an bile ayrı yaşayaman, adsl hattında arıza olduğunda ya da wi-fi olmayan bir yerde ne yapacağını bilemeyenerdenseniz. Amreika’da piyasaya çıkan $29.99 değerindeki bu t-shirt çok hoşunuza gidecek. Ve belkide sizinle aynı duyguları paylaşan karşı cinsleri etkilemekte işinize yarayacak.



Efendim bu t-sihrt üzerindeki anten ve seviye göstergeleri bulunduğunuz ortamdaki Wi-fi sinyalinin gücüne göre yanıp sönüyor.T-shirt’ün içlerine dikilmiş 3 adet pille çalışan gösterge teknoloji meraklılarının omazsa olmazı bence.



Gösterge mekanizması t-shirt’ten sökülebilir şekilde yapılmış. Yıkamanız gerektiğinde göstergeyi ve pil bölümünü çıkartıp soğuk suda ve narin yıkamada yıkayabiliyorsunuz.

22 Eylül 2008 Pazartesi

Eski Plaklarınıza Hayat Verin


Bu cihazı görünce küçük bir çocukken İzmir'de bit pazarında gördüğüm eski pikaplar geldi bir an aklıma. Evimizde pikap yoktu, biz kasetçalarla büyüdük. Bit pazarında dolaşırken bu pikaplardan bir tane alıp yine bit pazarından kendime plak kolleksiyonu yapmayı düşlerdim.




Plaktan kasete kayıt yapan plakçı dükkanları vardı o yıllarda. Yazları çırak olarak çalışmıştım hemen evimizin karşısındaki rahmetli Nihat Amcanın dükkanında. PTT'den emekli olunca açmıştı yarı plakçı yarı tuhafiyeci dükkanını. Paris'te yaşayan yeğeni orada en son çıkan plakları getirirdi. Türkiye'ye ithal ürünün pek gelmediği yıllardı. Pink Floyd ile orada tanışmıştım ilk olarak. Pioneer pikap ve anfi, anfinin volume metresinin müziğin ritmiyle hareketi şu an bile gözümüm önünde. Dijital değildi hiç bir şey sesi açtığında yeşil kırmızı ışıklar yanıp sönmezdi cihazların üstünde.




Daha sonra hızla değişti her şey kasetçalarlar zaten pikapların yerin almak üzereydi, dijital devrimle CD'ler hepsinin yerini aldı. En üstte pikap yer alan katlı müziksetleri ya depolara ya da yazlıklarda bir köşeye tıkıldı kaldı. Plaklar ya kırıldı ya da bir omo kutusunun içinde depolarda çürümeye terkedildi. Pikap iğnesinin döner tabla üzerinde hareketini görmeden, iğnenin çıkardığı hışırtılı ses ile müzik dinlemeden büyüyen bir nesil yetişti.




Yukarıdaki cihazı görünce bu iki nesil arasında bir köprü oluşturduğunu farkettim. Artık baba-dede yadigarı plaklarınız varsa hem bunları ileriki nesillere saklamak hem de dinlemek için bir alternatif var.




Yukarıda İngiltere'de satışa çıkan USB çıkışlı pikap £89 ( yaklaşık 200 YTL) plak arşivinizi dijital formata çevirmek üzere dizayn edilmiş. 33, 45 ve hatta 78 devir plaklarınızı bilgisayarınıza aktarabiliyorsunuz. İçinden çıkan yazılım sesteki hışırtıları (!) bozuklukları düzeltebilecek özelliklere sahip. Windows, Mac uyumlu. Ayrıca üzerinde kendi speakerları var sadece dinlemek için.




Müziği hayatınızdan eksik etmeyin...!




5 Eylül 2008 Cuma

En Tuhaf Kitap İsimleri




İngiliz The Guardian gazetesi gelmiş geçmiş en tuhaf isimli kitaplardan bir derleme yapmış. baktım hakikatten çok ilgin isimli kitaplar var ve sisinle paylaşmaya karar verdim. Bir nebze gülümsetebilirsem ne mutlu bana :)



Benim favorim bu kitap "the anger of aubergines" Patlıcanların Öfkesi. Herhalde kızgın patlıcanların ocakbaşında arkadaşlarını katleden insanoğlundan intikamını filan konu ediyordur.












İngilizcede bir deyim vardır "not give a rats ass " bir konuyu önemsemediğinizi, umursamadığınızı göstermek için kullanırsınız. Yazar arkadaş herhalde bu deyime gönderme yapmış.

"RATS for those who care" " Fareler: Önemseyenlere"





Bu Benim karşılaştığım en tuhaf el işi dergisi. Köpek Tüyleriyle Örgü. Alt açıklama beni damardan vurdu: Tanımadığınız bir koyundansa tanıdığınız bir köpekte süeter daha iyidir.







Ve bir yemek kitabı: Tavuk Coşkusu.
Başka bir açıklamaya gerek varmı?












Bu kitap beni bitirdi: How to Shit in the Woods " Çalılıklara nasıl s..ılır". Başlıkta bir de şöyle bir ibare var : Gözden geçirilmiş 2. baskı. Neyi gözden geçirdin be mübarek.. :)








Bu biraz korkutucu "People Who don't Know They're Dead" Öldüklerini bilmeyen insanlar. İyi film adı olur.









Bu kitap da imkansızı vaat ediyor. Tek Kelime bilmeden İtalyanca öğretiyormuş. Herhalde Vücut Diliyledir.
İşte Do It Yourself yani Kendin Yap tarzı kitapların geldiği son nokta.
Hoş Tabutlar: Kendiniz yapmak için

2 Eylül 2008 Salı

Güneş Enerjili çantanız Ipod'unuzu şarj etsin







Teknolojik gelişmelere ayak uydurmak imkansız hale geldi. En son karşılaştığım teknoloji meraklılarını çok memnun edecek gibi gözüküyor. Siz de Cep telefonsuz, ipodsuz dışarı çıkmayanlardansanız, en ihtiyacınız olduğu zaman bu aletlerin şarjının bitmesiyle keyinizin kaçtığı olmuştur. İşte, yolda, parkta, tatilde yanınıza Noon Solar firmasının ürettiği çantalardan alırsanız şarj probleminiz sıfıra iniyor.




Çantanın üzerinde 7.2V 300 mA elektrik üreten bir Güneş Paneli mevcut. Yağmur, çamurdan etkilenmeyen bu panel çanta içinde yer alan bir pili yaklaşık 6-8 saat içinde tam dolu hale getiriyor.
Pilin kapasitesi 3.6 V 3600 mA.




Daha sonra ipdounuzu aşağıdaki gibi şarj edebiliyorsunuz. Çantaların fiyatları 345$ - 450$ civarında seyrediyor. Aynı zamanda çanta görevi de gören bir alet için çok fazla değil gibi gözüküyor.
Firma erkek modeli çantalara SAWYER adını vermiş. LOST hayranlarına duyrulur.
Bu arada Lost'un yeni sezonu Amerika'da 1/1/2009'da gösterime girecekmiş.

29 Ağustos 2008 Cuma

Kredi Kartından Nakit Çekmek Delilik mi? ... EVET



FİNANSBANK'ın Card Finans Nakit adıyla başlattığı yeni uygulama, kredi kartlarında dikkatlerin nakit avans çekimlerine uygulanan faiz ve komisyonlara toplanmasını sağladı.

Hürriyet Gazetesi'nden Erkan Çelebi rakamsal verileri bankalar nezdinde aratştırmış buna göre Kredi Kartından Nakit çekmenin maliyet aylık %8.92, yıllık %107 gibi çok yüksek oranlara çıkabiliyor. Nakit çekim ücreti vb. başta bir kerelik alınan rakamların faiz etkisi hesaplandığında bu rakam çok daha dramatik yerlere gelmektedir. Yazının tamamına buradan ulaşabilirisiniz.

Enflasyonun % 8 (yıllık) , Merkez Bankası faizlerinin %17 (yıllık) gibi oranlarda olduğu bir ülkede böyle fahiş kazanç olurmu diye hepinizin aklına gelmiştir. Ancak oyunun kuralı tüm dünyada aynı. Örneğin İngiltere'nin Nat West bankasının sitesinde de göreceğiniz üzere Nakit Çekim faizi yıllık %25 'dir. Ingiltere'de enflasyonun %2-3, Merkez bankası Faizi'nin de %5 civarında olduğu düşünülürse bu rakam da oraya göre fahiştir.

Buradaki püf noktası Kredi Kartı'nın bir ÖDEME ARACI olup NAKİT KREDİ ARACI olmadığının geniş kitlelerce yeterince özümsenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Kredi Kartı'ndan nakit ancak ve ancak gece yarısı ve hakikaten ölüm-kalım durumlarında kullanılmalıdır.

Bunun dışında Nakit ihtiyacınız için bankalarda her türlü nakit kredi ürünü mevcuttur. Hele düzenli gelire sahip kişiler çok uygun faiz oranları ile ihtiyaç kredileri alabilmektedir.
Finansbank; eskiden beri kredili hesap, eksi bakiyeli hesap olarak da bilinen bankacılık ürününü, ucuna banka ATM kartı ekleyerek ve cok güzel bir reklam ile yeniden pazarlamış ve Finansbank'taki arkadaşlarımdan duyduğma göre çok başırılı bir satış gerçekleştirmekteler.
Konuyu özetlemek gerekirse; Küçük nakit ihtiyaçlarınız için Finansbank'taki gibi bir eksi bakiyeli hesap en uygun çözümdür.

Bunun dışında; Ev yenileme, evlenme, eğitim vb. isimler altında pazarlanan Bireysel Kredi paketleri bu tarz ihtiyaçlar için en ucuz alternatiflerdir.
Araç almak için; Taşıt Kredisi, Ev Almak için; Mortgage Kredisi kullanılmalıdır.
Bir de asla kredi kartına fark almadan 3-5-10 takstit yapıyoruz diyenlere inanmayın. Finans piyasasında bedavaya bir şey yoktur. Kredi kartıyla taksitle mal aldığınızda da çok ciddi faiz ödemektesiniz. Peşin alsanız alabileceğiniz indirim satıcı tarafından bankaya yapılmakta siz de taksitle fark ödemeden mal aldım zannetmektesiniz.

Küçük alışverişlerde (elbise, ayakkabı vb.) yapabileceğiniz bir şey yok. Ancak Beyaz eşya, mobilya gibi büyük rakamlı alışverişlerde kredi kartına çektirmeden bankalardan ihtiyaç kredisinin ödeme planını öğrenip mağazayla peşin pazarlık yapın çıkan rakamlardan epey kar edeceğinizi söyleyebilirim.

Örneğin; peşin alsanız %10 indirim alacağını 1200 ytl'lik bir televizyonu 200 * 6 taksitle kredi kartıyla alırsanız aslında yıllık %53 'e karşılık gelen faiz ödemektesiniz. Card Finans Nakit ile peşin indirim alıp bankaya taksitlendirirseniz ödediğiniz faizin en az yarısnı kurtarırsınız.
Bankaya gitmekten, prosedürle uğraşmaktan korkmayın. ARtık bireysel kredi prosedürleri çok hızlandı.TC Kimlik numarası ile 10 dk. içinde ne kadar kredi alabileceğinizi söylüyor bankalar.
Son olarak; her zaman bütçenizle uygun borçlanın, unutmayın bankaların şakası yoktur.Az faizli günler.....

(Bu yazı daha önce onpunto.com'da yayınlanmıştır)

21 Ağustos 2008 Perşembe

Amara Wing Resort Hotel Kemer Antalya



Herkeses merhaba...!






Daha önce onpunto.com'da yazdığım günlüğümü sitenin kapanması sebebiyle artık Blogspot.com da yayınlıyorum.


Bu blogu oluşturalı 15 gün olmasına rağmen ilk yazımı tatil sonrası yazma kararı almıştım. Geçirdiğim muhteşem tatil sonrası ilk yazı konusu olarak kaldığım oteli anlatacağım.
Antalya'da oteller Her Şey Dahil sisteminde hizmet vermekte ve gerçekten paranızın karşılığını alabildiğiniz tesisi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. O yüzden gerçek kaliteli tesislerin tanıtılması gerektiği düşüncesindeyim.
Bir arkadaşımın tavsiyesiyle 9-16 Ağustos tarihlerinde Amara Wing Resort Hotel Kemer'de kaldım.
Otelin temizliği, servisi, yemeklerin kalitesi, odalar gerçek 5 yıldız kategorisindeydi.


UHD - Ultra Herşey Dahil konseptiyle çalışan tesiste yerli ve yabancı içkilier (bazı pahalı viskiler Jack Daniels vb. hariç) A'la CArte restaurantlar (Türk Mutfağı, Izgara, Balık, İtalyan ve Fransız)


Özellikle İtalyan ve Fransız İstanbul'da yüksek paralar ödeyeceğiniz kalitede ve sisteme dahil olarak ücretsiz ama unutmayın önceden rezervasyonlu olarak hizmet veriyor.


Özellike fransız restaurantında yediğim Kurbağa Bacağı ve Ördek muhteşem lezzetteydi.
Plaj ve deniz Mavi Bayraklı statüde, çocuk havuzu, kaydıraklı havuz deniz tercih etmeyenler için tercih edilebilir.
Animasyon Show'ları hep profesyonel ekiplerin gösterilerinden oluşuyor. Çin Akrobasi ekibi, Rus Su Balesi ekibi gösterilerini kaçırmayın.
Ağustos ayının 40 derece civarında olması sebebiyle deniz ve havuz suyu çok sıcaktı. Bu tesisin tadı Haziran ayında daha çok çıkar diye düşünüyorum.
Tesisi herkese tavsiye ederim...